Günaydın İstanbul, bugün nasılsın?

İki senedir aynı duraktan aynı insanlarla otobüse bindiğim o sabahlar.. Herkesin birbirinin gardolabında hangi kıyafetinin olduğunu öğrendiği- Bir sabah gelmediğinde acaba noldu diye düşünmeden edememediği..(bizeneyse)
Birbirimize hiç günaydın demiyoruz ama her sabah ne ruh hali ile uyandığımızı anlayabiliriyoruz.. Bazen boğazlamak istediğim insanlar olmuyorda değil hani.. sen 10 dakika soğuk yada sıcakta beklersin, son dakika gelen o şahıs gelir en önden biner, bir değil iki değil yahu.. Ve kimse birşey demez çünkü artık onlarda yapıyor.. Tabi benim elimde armut toplamıyor …
Ama öyle biri var ki .. 40 yaşlarında hiç evlenmemiş ve annesi ile yaşayan bir kadın,sarı cadı.. Nasıl oluyorsa illa durakta bir tanıdığı oluyor ve o insanı gördüğü an işte kabus başlıyor.. “Günaydın” kilit bir kelime oluyor onun için.. Sonra bütün otobüs sakinleri olarak bir durak gitmesine rağmen bütün hayatını bilebiliyoruz.. Misal bir haftadır tatile gitme hayali kuruyor.. Ona günaydın diyen kadın/erkekler konuştuğuna pişman oluyor tabi bende yani onların dediğine.. Soluksuz kimseyi konuşturmadan anlatıyor ne olursa.. İnce tiz bir ses ve susmayan bir çene.. Konuşmanın içinde sürekli “annem de öyle dedi” cümleleri.. (Ağlamak istiyorum)
Kadın otobüsten indikten sonra, “ohhh.” Diyen insanları gördüm.. Şimdi bu sabah nasıl devam eder, yarın son günü 1 hafta sessizlik …

Bu hikayeyi metroda ve yürüyen merdivenlerde yazmakta ayrı bir keyifmiş ..
Güzel geçsin gününüz..🌻